logo
Biyografi Araþtýrmalar Eserleri Duyuru / Etkinlik Ýletiþim


Ana Sayfa Ana Sayfa Ana Sayfa


Osman Hamdi Bey'in Sanatçı Kişiliği

Osman Hamdi Bey vaktinin çoğunu devlet işleri, arkeoloji ve müzecilikle uğraşarak geçirdiyse de asıl tutkusu olan resmi hiçbir zaman ihmal etmemiştir. Bulduğu her fırsatta Gebze Eskihisar’daki köşküne giderek kendini resme verirdi. 1884 yılından itibaren tüm yazlarını Eskihisar’da geçirdi. Resimlerinin nerdeyse tamamını evine ek olarak yaptırdığı stüdyosunda yaptı. Resim yaparak geçirdiği zamanları pek çok kez “hayatımın en mutlu anları” diyerek tanımlamıştır.

Osman Hamdi’nin resimleri, o dönemde daha çok yabancı ülkelerde ses getirdi. Bunun sebebi, resimlerinin konularıydı. Osman Hamdi Bey, Osmanlı hayatının renkli sahnelerini resmetmiş ve bu resimleri ustaca işlediği ayrıntılarla gerçekçi kılmıştı. Kaplumbağa Trebiyecisi, Şehzadebaşı Camisi Avlusunda Kadınlar gibi tabloları, Osmanlı İstanbul’unun hayatını tarihi bir belge olabilecek kadar gerçekçi bir şekilde anlatmaktadır.

Sanayileşen Batı’nın Doğu’yu sömürgeleştirmesinin “Resim Sanatı”na yansıması olan “Oryantalizm” akımının son yıllarında 1860-1869 döneminde, Paris’te Gerome’un öğrencisi olan Osman Hamdi Bey’in ülkesine döndükten sonra gerçekleştirdiği yapıtlarında Doğu ile Batı’nın, inanç ile aşkın, yaşam ile ölüm ikileminin izleri sürülebilir. Onun yaşamının ve sanatının bir başka belirleyici olgusu, yeni gelişen “arkeoloji” biliminin Orta Doğu’daki en önemli etkinliklerinden birisinin yaratıcısı olmasıdır: İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kuruculuğu ve otuz yıla yaklaşan bir süre onun Müdürlüğü ve sayısız önemli kazının yönetimi gibi. Binlerce yıllık sanat yapıtlarının korunması için harcadığı çabalar, ressamın yaşamın anlamı ve gelip geçiciliğinin hüznünün onun içine işlemesinde etken olmuş olmalıdır.

Hocası Gerome yapıtlarında, Doğu’nun renkli, egzotik ve dekoratif unsurlarını kullanarak albenili atmosferler yaratmıştır. Osman Hamdi Bey’in ise, değişim sancıları yaşayan 19. yüzyıl sonu Osmanlı Toplumunun önündeki sorunları, ikilemleri ve kişisel yaşam felsefesini yansıtan kendine özgü simgesel bir dil oluşturmuştur. Batılı Oryantalistler Doğu’nun geri kalmışlığını gösterirlerken, Osman Hamdi yapıtlarında Türk sanatının güzel örneklerini; okuyan, tartışan ve özlemini duyduğu Osmanlı aydın tipini ele almıştır.

Osman Hamdi Bey’in iç mekanda ve dış mekanda kurgulanmış resimlerinin önemli bölümünde arka planı ve kompozisyonun ana kurgusunu mimari öğeler oluşturur. Kendi çektiği veya çektirdiği fotoğraflardan resimlerinin kompozisyonunun kurgusunu oluşturan ressamın bu yapı içerisine figürlerini ve yeğlediği eşyaları yerleştirdiğini görmekteyiz.

Türk Resim Sanatı’na figürü, kompozisyonun öğesi olarak yerleştiren ilk sanatçı Osman Hamdi’dir. Sanatçının resimlerinde Oryantalist biçem ağır basar. Yapıtlarında titiz bir işçilik ve ayrıntı ön plandadır. Resim çalışmalarında fotoğraftan, kareleme yöntemiyle yararlanmıştır. Kendini de birçok kez model olarak kullanmıştır. Sanatçının bu amaçla çektiği bazı fotoğraflar bulunmaktadır. Osman Hamdi Bey açık havada çalışmaktan çok, akademik anlayışlı bir atölye ressamıdır. Bir Oryantalist olarak, oldukça fazla sayıda hayali Doğu manzarası gerçekleştirmiş olan Batılılara göre oldukça şanslıydı. Gerçekleştirdiği yapıtları oluşturan nesneleri mekânları yakından görüp inceleme fırsatına sahipti.

Osman Hamdi Bey’in resimlerinde tekrar tekrar kullandığı simgesel eşyalar; kandiller rahleler, Kur’an muhafazaları, kitaplar, şamdanlar (farklı türlerde ve boyutlarda), halılar ve işlemeli örtüler, silahlar (tüfek, kılıç vb.), ayakkabılar, hat levhaları, musiki aletleri, tente ve şemsiyeler, köpekler ve kuşlar, lahitler (türbe iç mekanları), buhurdanlıklar ve buhur dumanı, çiçekler ve vazolardır. Osman Hamdi Bey’in Yapıtlarında Kullandığı İnsan Tipleri ise; kendisi, karısı, çocukları ve aile çevresinden insanlardır.

Ayrıntılarda aşırı gerçekçi olmasına karşın kompozisyonlarında ki tutumu farklıdır. Sanatçı yapıtlarında kurgu/montaj yapmayı seviyordu. Bu tavrından ötürü Osman Hamdi’nin ayrıntılarda gerçekçi, kompozisyonlarda ise kurgucu olduğu söylenebilir.

Kadın figürleri de çağdaşlarına göre farklı bir çizgi gösterir. Türbede Kadınlar, Okuyan Kadın, At Meydanı’nda Gezinti Yapan Türk Kadınları gibi resimlerinde dışarıya açılmış bir kadın imgesi işlemiştir. Porte çalışmaları da bulunur fakat bu resimler daha çok doğalcı yaklaşımla çizilmiştir. İzlenimcilik etkileri görülür.

Osman Hamdi, 1867 Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları bilinmeyen” Çingenelerin Molası”, “Pusuda Zeybek “ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç yapıtını göndermiştir. Osman Hamdi çok sayıda akademik unvan, nişan ve madalya almıştır.

Kaynakça

- Mustafa Cezar, Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi

- Şengül Aygün, Osman Hamdi Bey Hayatı ve Eserleri

- Emin Çetin Girgin, Osman Hamdi Bey’in Ölümünün 100. Yılı

- Belgin Demirsar, Osman Hamdi Bey Tablolarında Gerçekle İlişkiler

- A.Müfit Mansel, Osman Hamdi Bey

- Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yayını, Osman Hamdi Bey Kitabı





Baþbakanlýk Tanýtma Fonu katkýlarýyla Güzel Sanatlar Genel Müdürlüðü UNESCO Mimar Sinan Guzel Sanatlar Universitesi Pera Müzesi